Otomotiv sektorü teknoloji ile gelismeye ve değismeye devam ediyor. Yapilan öngorulere gore 2030 yılına kadar dijitalleşme ve bağlanabilirlik otomotiv sektorüne yön veren trendlerin başında olacak. Peki 2030 yılına kadar bu sektörde ne gibi önemli değişmelerin olması bekleniyor? İşte detaylar…
KPMG, Küresel Otomotiv Raporunu yayınladı. Bu rapora göre otomotiv sektorü 2030 yılına kadar önemli gelişmeler gösterecek. Otomotiv sektöründe özellikle de bu yıl itibariyle bağlanabilirlik ve dijitalleşme ana trendler olacak. Küresel anlamda, sektör genelini içeren tek bir trend olmaması aslında otomobil sektörünün yeniden yapılandırma sürecininde olduğunun da bir göstergesi. 2030 yılına kadar sektör genelinde önemli değişimler olacak. Özellikle de sektörün dijitalleştiği ve otomobilllere “bağlanabilirlik”in öne çıktığı bir dönem olacak.
Teknolojiyle işbirliği artıyor olacak
Yaşanan bazı teknolojik gelişmeler de otomotiv sektoründe trendleri belirliyor. Örneğin 5G ve bağlantılı trafik altyapısı sektördeki trendleri pekiştirmiş görünüyor. Yeni bir ekosistem oluşmak üzere. Bu yeni ekosistemde geleneksel otomotiv endüstrisi artık telekom ve teknoloji sektöründeki önemli oyuncularla ve de devlet kurumlarıyla isbirliği yapıyor olacak. Yeni ekosistemde paylasım ekosistemi de oldukça önemli bir rol oynuyor olacak. Bunun guzel bir örneği de araç paylaşımı.
İşte otomotiv sektörünün 2030 yılına kadar oluşacak yeni trendleri:
Hammade önemi artıyor olacak: Ülkelerdeki tercih edilmiş olan güç aktarım teknolojilerinin ardında yatan destekleyici güç hammadde olacak. Dolayısıyla otomotiv sektöründe hammaddenin önemi artacak.
Ayrım ortadan kalkıyor olacak: Gelecekte insan taşımacılığı ve mal taşımacılığı arasında bir ayrım kalmayacağını düşünülüyor. Ekosistem destekli olan bir teknoloji altyapısı olan ve bunu uygulamalı düşünce ve de ortak altyapı projeleri ile birleştirebilen şirketler artık mobilitede lider duruma geliyor olacaklar.
Çin’in yükselişi sürecek: 2030 itibariyle artık araç üretiminin yaklaşık yüzde 5’inden daha azının Batı Avrupa’da gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Bu noktada Çin’in yükselişi göze çarpıyor olacak. Çin, Özellikle bataryalı elektrik araçlarıyla piyasada yükseliyor olacak ve ayrıca e-mobilite piyasasını da oluşturacak.
Ürün değeri
Motorun geleceği: Araştırma sonuçlarına göre pek çok farklı güç aktarım teknolojisi gelecekte birbirleriyle uyum içinde var oluyor olacak. 2040 yılı tahminlerine göre araçlardaki farklı güç teknolojileri ile piyasadaki dağılım konusunda aslında şöyle bir dengeli tablo da oluşuyor: Bataryalı Elektrikli Araçlar (yüzde 30), Hibrit Araçlar (yüzde 25), Yakıt Pilli Elektrikli Araçlar (yüzde 23) ve İçten Yanmalı Motorlu Araçlar (yüzde 23). Uzmanlara göre bunlar arasında yakıt pilleri ile ilgili yatırım önceliği ise düşük seviyede olacak.
Elektrikli araçlar tüketiciler için pahalı görülüyor: Tüketiciler açısından değerlendirildiğinde elektrikli araçlar dünyasına açılan yeni kapının önünde en büyük engel başında fiyat (yüzde 35) geliyor. Bundan sonra da şarj sorunu (yüzde 24) ve ayrıca elektrikli araçlarla alınabilecek menzil (yüzde 18) de önem verilen engeller arasında geliyor.
Otonomiye hazırlık: Uzmanların büyük bir bölümü sürücülü araçların ve de sürücüsüz araçların birbirlerine karışmayacağını düşünüyorlar. Şarj sorununu çözebilecek bir altyapı ve ayrıca yol davranış kurallarını belirleyecek bir sistemin kurulamasıyla, sürücüsüz araçlar için kullanılabilecek ayrı yolların oluşturulmasıyla senaryoda ise uzmanların birçoğu otonom araçların daha fazla tercih edilebileceğini belirtiyorlar.
Müşteri değeri
Müşteri odaklılık: Araştırma, hem uzmanların hem de tüketicilerin Orijinal Ekipman Üreticileri‘nin müşteri ilişkilerinde başarılı olacağına inandığını gösteriyor. Ayrıca veri gizliliği ve de güvenliği yine müşteriler için en önemli satın alma kriterinden olmaya devam edecek. Bunun yanısıra toplam sahip olma maliyetindeki şeffaflık da bu önem seviyesine ulaşmaya başladı.
Talebe dayalı mobilite: Tüketiciler araçlarını kişiselleştirmeyi seviyorlar. Bunun için de harcama yapmaktan çekinmiyorlar. En çok harcama yapmaya meyilli oldukları özellikler arasında ise ilk sırda navigasyon sistemleri (yüzde 27) geliyor. Bunun yanısıra uyarlanabilir seyir kontrolü (yüzde 22) ve de motor yükseltme (yüzde 16) bunlar arasında yer alıyor.
Geleceğin perakende sektörü: Uzmanların hemen hemen yarısı otomotiv sektörü için çok önemli bir değişim olacağını ve artık fiziki perakende otomobil satış noktalarının yarısına yakınının (yüzde 30-50) azalacağını düşünüyor. Perakende satış yapılan noktaların var olabilmesi için ise tek yöntem bunların hizmet tesislerine ya da kullanılmış yani ikinci el araba merkezine dönüşüyor olması veya kimlik yönetimine odaklanıyor olmak olduğu düşünülüyor. Uzmanlar ürünün, perakende satışa destek sağlayan en önemli güç olduğunu düşünüyorlar. Hatta neredeyse tamamı (yüzde 92’si), satış sonrasındaki ürünlerin ve hizmetlerin çok büyük bir olasılıkla artık Orijinal Ekipman Üreticileri’nin faaliyetinin birer parçası haline dönüşeceğini öngörüyorlar.
Ekosistem değeri
Ortak rekabetçilik: 2018 yılına bakıldığında sektörün önde gelen 15 teknoloji, dijital ve mobil web şirketinin market değerine bakıldığında, yine sektörün öncülerinden 50 otomotiv şirketinin neredeyse toplam değerinin tam 5 katına denk geliyor olduğu biliniyordu. Bu da BİT yani Bilgi ve İletişim Teknolojileri alanında faaliyet göstermekte olan şirketlerin güçlendiğini gösteren en önemli ve en büyük göstergelerden biri. Otomotiv ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri şirketleri arasında olan işbirliğinin ise her zamankinden çok daha gerçekçi olan bir boyuta ulaştığı bir gerçek. Hatta uzmanlardan bir çoğu da rekabetten çok daha ziyade olarak işbirliğine inanıyorlar.
